Nedir Yani?

Bu blog, bir kader ortaklığıdır. Bu blogun bir ayağı Londra'daysa, diğer ayağı İzmir'dedir. Bu blogun yüreğinin bir yanı İstanbul'da atıyorsa, yüreğinin diğer yanı Kiel'de atıyordur. Bu blog Kibariye'yi benimsediği kadar, Oxford'da da okumuştur. Bu blog "Gamzedeyim Deva Bulamam" şarkısını söylediği kadar, Karşıyaka için Mehter'i de söylemiştir.

Bu bloga adam olmaz da dediler, bu blogu disipline de verdiler ama bu blogu başkan da seçtiler. Bu blogu Hamburg'ta bara almadılar, bu bloga kızlar yüz vermediler, bu bloga İstanbul'da iş vermediler. Bu yüzden bu blog, biraz Çiçek Abbas'tır, biraz Yedi Bela Hüsnü'dür, biraz Şaban Erkök'tür ama en çok Türk Sanat Müziği aşkı ile Şakayla Karışık Sadri Alışık'tır.

Bu blog göçtür, gurbettir, sıladır, spordur, aşktır ve elbet yaşamdır.

3.11.2010

Akasya Durağı



Dizileri en çok tekrar zamanlarında izlemeyi seviyorum. Bütün hafta boyunca beklemek ya da internetten indirmek yerine tatil zamanları uyanma ve evden çıkma arasında geçirdiğim vakitlerde her gün ardarda izlemek hem keyifli hem zahmetsiz. Akasya Durağı da bu dizilerden. Spor servisi bittikten sonra Kanal D'ye geçiyorum kahvaltım devam ediyorsa masadan dizinin giriş kısmıyla kalkıp gerisi bir fincan çayın eşliğinde diğer odada tamamlıyorum.

Televizyondaki az sayıda mizah dizisinden biri Akasya Durağı ve basit, abartılı, tekrarlayan senaryosuna rağmen beni güldürmeyi en azından beklentimi, o boşluğu doldurma görevini başarıyor. Kavacık'taki duraklarında müşteri bekleyen taksicilerin kimi zaman müşterilerinden kimi zamansa kendi aile bireylerinden kaynaklanan olaylar, bu olaylarla boğuşmaları ve her zaman üstesinden gelmeleri...

Taksiye biri biner dolandırıcıdır, şoförü kandırır, sonra durum farkedilir polise yakalattırılır. Yakalama da bilfiil şoförler de rol oynayabilir. Ya da birinden kaçan mazlum müşteri taksicinin yardımı sayesinde kurtulur falan... Taksici aileleri de yerlerinde durmaz sürekli başları belaya girer. Sonra hurraaa bütün durak bireyleri, komiser, polis enişte sorunu çözerler. Neredeyse her bölümde aynı olay farklı versiyonlarla işlenir. Dilekle Obayana'yı evlendirmek için Fırıldak Sinan bir numara uydurur. Osman Aga numarayı yer, kızı vermeye ikna olur, düğün dernek kurulur, tam nikah kıyılacakken numara açığa çıkar Osman Aga Sinan'a, Obayana'ya saldırır... Ya da Seyit'in annesi Fato Ana evlenmek için ya da beğenmediği gelinin yerine kuma bulmak için dümenler kurar, Seyit farkeder çileder çıkar annesini ya da damat adayını kovalar...
Dizi komedi türü olmasına karşın sürekli felakatler söz konusudur. Öyle ki aynı bölümde Mehmet Hoca'nın kızı iş yerinde tacize uğrar intihar eder, Seyit yanlış anlaşılma sebebiyle bir kadınla silah zoruyla evlendirilmek istenir, cinayete tanıklık eden Osman Aga'nın arabasına bomba konur Sinan'la Osman Aga için tehlikeli dakikalar yaşanır...

Ama sonuçta her olay sağduyu, yaratılan birlik-beraberlik ve emniyet güçlerinin yardımıyla çözülür. Aslında korku filmi mantığı, seyirciyi ger ger ger sonra gevşet... Bir de korku filmi deyince söz etmek lazım, felaket tellalı bir karakter ki benim favori karakterim bu dizide Kaynana Şaziment vardır. Sinan'ın yanında bir dişi görsün "Kızım bu salak herif seni kesin aldatıyo", biri biriyle evlenecek olsun "Kesin çocuk yaptılar o yüzden acele ediyorlar", duraktan bir şoför televizyona çıksın ünlü olsun, karısına "Bu şimdi seni kesin boşar daha genç daha güzel bi kadın alır paraları da onla yer"... Yüzü de bi ekşi bi meymenetsiz...

Kendisi hala Kanal D'de yayınlanmakta, gününü bilmiyorum ama, izlemiyorum bilerek, boş zamanım olursa tekrarlarını izlemek üzere bekliyorum. Çerez dizi, çocuklar ve yaşlılar için güzel dizi, benim için zaman geçirici.

Hiç yorum yok: