Nedir Yani?

Bu blog, bir kader ortaklığıdır. Bu blogun bir ayağı Londra'daysa, diğer ayağı İzmir'dedir. Bu blogun yüreğinin bir yanı İstanbul'da atıyorsa, yüreğinin diğer yanı Kiel'de atıyordur. Bu blog Kibariye'yi benimsediği kadar, Oxford'da da okumuştur. Bu blog "Gamzedeyim Deva Bulamam" şarkısını söylediği kadar, Karşıyaka için Mehter'i de söylemiştir.

Bu bloga adam olmaz da dediler, bu blogu disipline de verdiler ama bu blogu başkan da seçtiler. Bu blogu Hamburg'ta bara almadılar, bu bloga kızlar yüz vermediler, bu bloga İstanbul'da iş vermediler. Bu yüzden bu blog, biraz Çiçek Abbas'tır, biraz Yedi Bela Hüsnü'dür, biraz Şaban Erkök'tür ama en çok Türk Sanat Müziği aşkı ile Şakayla Karışık Sadri Alışık'tır.

Bu blog göçtür, gurbettir, sıladır, spordur, aşktır ve elbet yaşamdır.

17.11.2010

Aceleci Taraftar




Dün akşam EuroChallenge Cup maçında Pınar Karşıyaka - Zadar karşılaşmasındaydım. Kızlı erkekli kalabalık bir arkadaş grubuyla gittiğimiz için sıkışıklıktan uzakta rakip takımın çaprazındaki köşede oturduk. 3. periyotta takım coşunca seyirci de coştu, mehteran tezahüratı söylenmeye başladı. Gidenler bilir Karşıyaka maçlarında mehteran, şampiyon olmasan da tezahüratları karşılıklı yapılır. Bu sayede dakikalar süren tezahürat boyunca taraftarın her iki yarısı soluklanma fırsatı bulur. Zaman zaman şiddeti artırılarak daha da gaz hale gelinir falan...

Tezahürat öncesi herkesin yapmasını istiyor Çarşı, eller havaya diyor, kaldırıyoruz biz de zaten hazırdayız takımın yarattığı o coşkuyla. Gözler Taner Abi'de, arkasındakilerde, "bir iki üç!"ü bekliyoruz. O an geliyor, başlıyoruz "laaay laaay lalay". laylaylay falan filan, bitirmeye yakın tam hazırlanıyoruz "Karşıyaka sen çok yaşa" demeye duyuyoruz ki Çarşı çoktan "canım feda olsun sana"da. Hadi diyoruz ordan devam edelim, yok olmuyor. Takır takır söylüyorlar cümleleri, yetişmek mümkün değil. Yetişirsin belki de İtalyan, İspanyolca konuşur gibi makinalı tüfek olmak lazım. Böyle hızlı hızlı söylemenin ardından sıra karşıda, onlar da yapıyor geliyor bi daha bize yine "laaay laaay lay", hoooop Çarşı: "sen çok yaşa".... eeeeh diyorum benden bu kadar! Tezahürat mı yapıyoruz bi dakikada en çok kelimeyi okumaya mı çalışıyoruz? N'oluyor hızlı söyleyince? Takım fast break'e mi kalkıyor, maç daha mı çabuk bitiyor?

Aynı şey "Yaşa varol"da da yaşanır. Sonuna doğru kaf-kaf çekilcek ya, herkesde bi heyecan, sözler bitsin de hemen kaf-kaf çekelim! Biz melodisiyle vurgusuyla söylemeye çalışırken hala "taaaraftarın kalbindee sön-mez gü-neş-sin sen" derken birileri başlamış çoktan kaf kaf kaf sin sin sin'e... Eskiler bilirler, bu tezahüratın sonunda bir kez kaf-kaf çekilir. Adam gibi toplu söylenip sonunda hep beraber çektiğin kaf-kafla "Yaşa varol" Karşıyaka taraftarının en etkili maç başı tezahüratıdır. Ama şimdi diğerleri hızlı gitti diye söyleyemenler, söylemeye doyamayanlar sayesinde iki kez çekilir oldu kaf-kaf.

Bir örnek daha mı? Bir Baba Hindi Mustafa... Dün yine baba -yakalamasını çok iyi biliyor- takım coşmuş, bir tezahürat da sona ermiş, geçici bir sessizlik, başladı inletmeye salonu: "Bir baba hindiii!"... Karşılık veriyoruz, devam ediyor, sıra yine bizde "heeey Allah", başlıyor eli öne gidip gelmeye "Kııaaf kaf kaf"... Duyduk mu devam ederiz di mi "sin sin sin"den? İlkinde öyle, sebebi tezahüratın aslına bağlı kalmaktan değil, baba başka bişey söylicek diye beklerken oluşan sessizlik ardından idrak. Olmadı bi daha deniyor baba bi daha kalkıyor. Yine başlatıcak kaf-kaf'ı bu sefer herkes onla beraber başlıyor...

Ben burda "1970lerde böyleydi, 80lerde ilkokuldayken babam götürürdü, 90larda liseyi kırardık maça giderdik" diyebilecek biri değilim, ahkam kesmeye çalışmıyorum. Ama maçlara ilk gitmeye başladığımdan beri öğrendiğim tezahüratlar, söylenme tarzları böyleydi ve daha etkiliydi. Şimdi söylenmek için söyleniyor gibime geliyor. Böyle olunca da tribünde uyum, ahenk yakalanmıyor. O istenen "tüm tribün kalksın herkes bağırsın" olamıyor maalesef. Tribün liderleri mi, her birey kendi başına mı kim yapacaksa bilmiyorum ama birilerinin tezahüratların düzgün yapılması konusunda bir şeyler yapması lazım.