Nedir Yani?

Bu blog, bir kader ortaklığıdır. Bu blogun bir ayağı Londra'daysa, diğer ayağı İzmir'dedir. Bu blogun yüreğinin bir yanı İstanbul'da atıyorsa, yüreğinin diğer yanı Kiel'de atıyordur. Bu blog Kibariye'yi benimsediği kadar, Oxford'da da okumuştur. Bu blog "Gamzedeyim Deva Bulamam" şarkısını söylediği kadar, Karşıyaka için Mehter'i de söylemiştir.

Bu bloga adam olmaz da dediler, bu blogu disipline de verdiler ama bu blogu başkan da seçtiler. Bu blogu Hamburg'ta bara almadılar, bu bloga kızlar yüz vermediler, bu bloga İstanbul'da iş vermediler. Bu yüzden bu blog, biraz Çiçek Abbas'tır, biraz Yedi Bela Hüsnü'dür, biraz Şaban Erkök'tür ama en çok Türk Sanat Müziği aşkı ile Şakayla Karışık Sadri Alışık'tır.

Bu blog göçtür, gurbettir, sıladır, spordur, aşktır ve elbet yaşamdır.

7.12.2010

Mavişehir Ayıları

Belki ağır bir başlık olmuştur ama öyle anlar yaşıyorum ki bu başlığın ötesinde tepkiler verebiliyorum. Yaşadığım yerde, evimde, sokakta, arabamda öyle olaylarla karşılaşıyorum ki sövmemek elde değil. Eskiden, başlarda şaşırıyordum "nasıl böyle bir şey olabilir" diye, artık alıştım sanırım, küfredip geçiyorum olayı gerçekleştirene de engel olmayan yöneticilere de.

İlk örnek salon önü apaçilerinden. Bu gençler müthiş(!) otomobilleriyle gelirler yolu bi değişik, daha kaygan daha parlak olan spor salonunun önüne, döner de dönerler. Arabaları 20-30 metre hızlandırıp ondan sonra keskin bir hareketle U çekerler. Tabi o sırada hayvan gibi ses çıkar, bütün Mavişehir cıyak cıyak lastik sesi gürül gürül motor sesi çeker gecenin bi yarısı. Bu bir iki defa olmaz, sürekli gerçekleşir. 1-2 dakika da sürmez, 10'a kadar çıkan araba sayısıyla araba başına 1,5 ayı düşçek şekilde 15 apaçi 15-20 dakika orda her türlü ayılığı yaparken ne güvenlik engelleyebilir(zaten çok fazla bi yetkileri yok) ne de polis gelir. Bunları heveslerini aldıktan sonra dağılırlar. Evindeki yüzlerce insan sonunda gittiler der, durum böyledir...




Başka bir örnek Ege Park'ın çevresinde akan trafikte sorumsuzca hareket eden, hatta etmeyen abidik gubidik yerlere araçlarını parkedip giden insanlardır. Bunlar çok bencillerdir, "benim işim olsun da diğerleri isterse geçmek için 5 dakika beklesin" diyebilirler. 4 aracın geçebileceği yolda bir tarafı Ege Park yan girişi olmak üzere 2 kaldırım kenarı arabalarla doluyken geri kalan gidiş geliş yollarından birine arabalarını bırakmaktan hiç mi hiç çekinmezler. Başkaları umurlarında değildir. Kaba etlerini kaldırıp 50 metre ilerde park yeri bulmaya tenezzül etmezler. Ve ilginçtir şimdiye kadar bu sebepten hiçbir tartışma, kavgaya denk gelmedim. Bir gün ilkini ben çıkarabilirim çok acil bir işime yetişmeye çalışırken böyle bir bencille karşılaşırsam.

Bunlar hep dışardan gelenler midir, elbette değildir. Mavişehir'in kendi sakinleri de kimi zaman ayılık yapmaktadır düşüncesizce hareketleriyle. Bilmiyorum artık dışardan gelenlere çözüm bulamamanın verdiği sinirle mi vurdumduymaz oldular yoksa hep mi böyleydiler, hani internette rastlarsınız ya arada "x'teki inanılmaz mantık hatası" diye yazılara, bu arkadaşların yaptıkları da "böyle mantıksız saçma iş olur mu" dedirten türdendir. Ege Park'ın yan tarafındaki mavi bloğun (Mavişehir'i bilenler için söylüyorum Pamukkale 7) önüne araçlar genelde kaldırıma paralel parkeder. Bloğun yanındaki pembe bloğa doğru kalan kısmında ise yoldan içeri doğru alan arttığı için burada araçlar dikine parkedip yerden tasarruf ederler. Yalnız bu paralel ve dikine parkların kesiştiği yer içeri giren alanın azaldığı yerde olması gerekirken dikine parkeden son araç bloğun ortasına yakın, araç yoluna mesafenin en az olduğu yerdedir. Yani bu dikine parkeden araç gidiş geliş halindeki yolun bi şeridini kapar! Geçecek araçlar sırayla geçerler. Ve bu saçmalık hep böyle devam eder. Ne toplu yönetim buna bir çare bulur ne trafik polisi bunu önemser.
Bir de güvenlik site içindeki yolların köşelerine kendi çizdiği, oraya parkedilmesinin yasak olduğunu gösteren sarı çizgilerin üstüne gözlerinin önünde parkedenlere hiçbir şey demez. Siz siteden dışarı çıkarken yolu görmek için köşelerdeki görüşü engelleyen arabaları da geçmeye çalışırsınız, zaten arabanın yarısı yola çıkmıştır, yoldan gelen ve sizin görmediğiniz bir araç ya kornaya asılır ya da durmak zorunda kalır.

Bu mantık hataları, bencillikler, sorumsuzluklar, ayılıklar hep devam eder, kimse hesap sormaz çözmeye çalışmaz. Biz de ilk başta şaşırır sonra kanıksar ama sinirlenmeye devam ederiz. Kim bilir belki sonunda biz de yapmaya başlarız. Ülkede her şey bu süreçte ilerlemiyor mu zaten?

1 yorum:

NUMAN HOCA dedi ki...

Farklı bir blog örneği tebrikler .


Numan Kasap
MATEMATİK KORKUSUNA SON