Nedir Yani?

Bu blog, bir kader ortaklığıdır. Bu blogun bir ayağı Londra'daysa, diğer ayağı İzmir'dedir. Bu blogun yüreğinin bir yanı İstanbul'da atıyorsa, yüreğinin diğer yanı Kiel'de atıyordur. Bu blog Kibariye'yi benimsediği kadar, Oxford'da da okumuştur. Bu blog "Gamzedeyim Deva Bulamam" şarkısını söylediği kadar, Karşıyaka için Mehter'i de söylemiştir.

Bu bloga adam olmaz da dediler, bu blogu disipline de verdiler ama bu blogu başkan da seçtiler. Bu blogu Hamburg'ta bara almadılar, bu bloga kızlar yüz vermediler, bu bloga İstanbul'da iş vermediler. Bu yüzden bu blog, biraz Çiçek Abbas'tır, biraz Yedi Bela Hüsnü'dür, biraz Şaban Erkök'tür ama en çok Türk Sanat Müziği aşkı ile Şakayla Karışık Sadri Alışık'tır.

Bu blog göçtür, gurbettir, sıladır, spordur, aşktır ve elbet yaşamdır.

27.12.2010

Hıncal Uluç Tarzı Yazılar Serisi #2



Galatasaray Kongresi ya da Galatasaray Kangreni!!!

Mart geldi çattı. Galatasaray'da kongre zamanı. Şu ana kadar sürekli eleştirlen Özhan Canaydın yönetimi bir ara Fenerbahçe'nin önüne geçince başarılı kabul edildi eleştiriler kesildi. Finalde Fenerbahçe karşısında kazanılan maçla Galatasaray'ın aldığı Türkiye Kupası ve Özhan Canaydın'ın dudaklarını yapıştırdığı madalya hâla gözümün önünde. Rakipleri her alanda geçmiş, kazandığı bir kupa sonucu madalyaya can simidi gibi asılıyor, astımlı hastanın ağzına tıkadığı sprey gibi yapıştırıyor dudaklarına, öyle nefes alıyor anca. Geçen sene 1-2 ay devam etti bu ferahlık ancak sonra yine fark ortaya çıktı ve kaybedilen lig şampiyonluğu, kaçırılan Avrupa treni, Anelka gibi bir transferin altında ezilme. O zaman eleştiriler vardı ancak rakip başkan adayı çıkmıyordu "Gelecek kongrede ben başkan olacağım, Galatasaray'ı bu durumdan kurtaracağım." diyen. Şimdi ise 6 aday var. Özhan Canaydın da biri. Vazgeçmedi. Basketbol ve voleybol branşlarında uğranılan hezimeti, basketbolda sponsor adında diğer kulüplerden daha kötü şartları kabul ettiğini, transfere milyonlar harcadığını, borçları büyüttüğünü, bir dolandırıcıya inanıp Türkiye'ye bu kulübü ve taraftarlarını rezil ettiğini unutmuşçasına.

Çok şeyler beklediğim, kendi başına liste çıkarıp yarışa katılsa gözü kapalı başkan seçileceğine inandığım Adnan Polat alt görevlerde yetineceğini açıkladı, hem de Özhan Canaydın'ın listesinde. Özhan Canaydın kişilik olarak müthiş bir insandır. Saf, temiz, centilmen. Zaten bunun ödülünü alırken daha çok eleştirilmesi akılda kalmıştı geçen senelerde. Ama Galatasaray başkanlığına uymuyor, yakışmıyor Özhan Canaydın. Bir de "Liseci"ler var ki... Galatasaray'ı ayrı bir organizma zannedip illa kendi okulu içinden yetişen birinin yöneteceğini düşünen "Liseci" zihniyet. Bugün Erzurum'dan çıkar bir aday Galatasaray'a başkan olur tarihinin en iyi dönemini yaşatır. Ama bu "Liseci" zihniyet hem gelmesine hem de kaza ile gelirse de başarıya ulaşmasına engel olur. Çünkü onlar için Galatasaray'ın başarısı ve Cim Bomluluk değil Galatasaraylılık önemlidir, Galatasaray ekolünden gelmek, bir yönle insanlardan üstün olmak.Kişiliklerini böyle bulmuşlardır çünkü, hayatları boyunca o okul mezunu olmak onları bir yerlere getirmiştir ve bu zehri büyütmek beslemek şimdi onların kutsal görevidir.

6 aday, karışık kafalar, sabit fikirli "Liseci"ler, başarısız ve tekrar göreve talip bir yönetim. 5 sene öncesine kadar Türkiye'ye en büyük gururu yaşatan Galatasaray şimdi Avrupa arenasından uzak, borçlar içinde viran halde yeni yönetimini seçiyor...

Hiç yorum yok: